MONTESSORİ EĞİTİMİ HAKKINDA
Montessori Yöntemi ile Eğitim :
Montessori eğitimi Dr.Maria Montessori’nin yüzyıl önce geliştirdiği eğitim düşüncesidir. Bugün başta Hollanda, Almanya,Amerika olmak üzere 110 ülkede 22.000 okul bu metodu uygulamaktadır
Montessori Eğitim Yöntemi ile çocuklara verilmek istenen temel amaç hayattaki bütün olayların mantıksal bir sıra ve belli bir düzen içinde yer aldığı, bu nedenle kendisinin de belli bir kurallar sistemi içinde yer aldığını anlatabilmektir. Önceden hazırlanan planlı ve organize eğitsel çevrede bulunan bütün kurallar çocuğun yaşamla uyumlu bir birey olarak toplumda yer alabilmesi için sağlam temeller oluşturan yol göstericilerdir. Çocuk günlük yaşamdaki bazı kurallara uyarak, doğal bir süreç içerisinde, toplumsal değerleri karakterinin bir parçası haline getirir ve bu yöntemle kendi yaşamında gerekli olan sosyal davranışları öğrenirler.
Çocuğa sunulan kurallar ve disiplin, onun özgürlük alanının belirleyicileridir. Asla sınırsız özgürlük olamayacağı gibi, kuralsız özgürlük de olamaz. Özgürlüğünün sınırlarını tanıması ve iç disiplinini kazanması montessori okullarına özgü düzen ve ortam ile sağlanır. Montessori Eğitim Sisteminin oluşturduğu bu düzen içinde ;
1. Hiç kimse başkasına zarar verme hakkına sahip değildir.
2. Her birey kendi kendine çalışabilme hakkına sahiptir fakat bu özgürlüğü başkalarının çalışma özgürlüğünü kısıtlayamaz. (Başkalarına saygılı olma)
3. Okuldaki Montessori Eğitim Materyallerinden her biri, bir tanedir. Çalışmak istenen materyali başkası kullanıyorsa, beklemek zorundadır.
4. Materyali kullanırken, kendisinden sonra bir başkasının da kullanacağı bilinci ile çalışma bitiminde kullanıma hazır halde raftaki yerine kaldırılır, gerekiyorsa çalışma mekanı da temizlenerek, bir sonraki kullanıma hazırlanır ( çevresine saygı duyma)
5. Bir çocuk materyale konsantre olmuş çalışıyor ise hiç kimse onu rahatsız edemez, elindekini alamaz. ( Bir başka çalışmaya saygı duyma)
6. Herkes, çalışması bir başkası tarafından engellenmeden sürdürebilme hakkına sahiptir. ( Kendine saygı duyma bilinci) örnek olarak verilebilir.
Çocuğun içinde yer alacağı kurallar sisteminde, öğrenme özgürlüğü ve bireysel düşüncesi engellenmez, yaratıcılığı ve bağımsız davranabilme gücü geliştirilir.
Yöntemin kendi içindeki kuralları, en başta iç disiplini gerektirir.
İç disiplinini kazanan bireyin özgür düşünme ve bağımsız çalışma davranışı, dolayısıyla , bireysel öğrenme isteği gelişir.
Bireysel öğrenme, “tek başına” lık değildir. Bireye belli bir grupla, grupla uyum içinde, toplumda bir arada yaşamayı öğreten niteliktedir. Bireysel öğrenme, bireyi etkin kılan Aktif Öğrenme biçimidir.
Aktif öğrenmede; çocuk bilgiyi, kendi zihinsel süreçlerini ve bedenini birlikte kullanarak, kendi keşifleri ve etkinlikleri yoluyla kazanır. Öğrenen birey ; neyi öğreneceğini, zamanını nasıl kullanacağını, bu süreçte izleyeceği yolu, nasıl yoğunlaşacağı gibi pek çok konuda kararları kendisi alır.
Öğreneceklerine yapacağı eklemeleri, öğrenme sırasında kimden ve ne kadar yardım alacağına kendisi karar verir. Yetişkin yol gösterici olarak biz eğitmenler; çocuğun bu aktif ve zenginleştirilmiş doğal öğrenme ortamında kendi kendine çalışmasını, bilimsel bir gözle, hareketli, sürekli etkileşim halinde izleyerek, mevcut potansiyelini en üst düzeyde geliştirmesine destek oluruz. Bu yöntemde eğitmenin rolü didaktik öğrenmeyi üstlenmek değil, çocuğa asistanlık yapmaktır. Eğitmen öğrenmenin gerçekleşmesi için gereksinim duyan çocuklara gerektiğinde yönlendirme, destekleme ve paylaşma yaklaşımıyla yardım eder. Çocuk gerçek ve kalıcı öğrenme ile bilgiye ulaşacak, ulaştığı bilgiyi özümleyip anlamlandırarak ve yeniden üreterek kullanacak, problemini çözerek sonuca ulaşacaktır. Böylelikle bilgiyi üretmeyi ve öğrenmeyi öğrenecektir.
Kendini değerli ve önemli gören birey, diğer insanları da önemli ve değerli görür. Tüm bunlar ve kendine ilişkin olumlu benlik kavramı çocuğun özgüvenini de kazanmasını sağlayacaktır.
Montessori Yönteminin bu aktif öğrenme biçimi, karmaşık öğrenmelere yatkın bir organ olan beynin çalışmasına uygundur. Ayrıca beynin kapasitesinin gelişmesine, analiz, sentez ve değerlendirme gibi üst düzey düşünme süreçlerinin harekete geçmesine olanak sağlar. Çağın gerektirdiği yaşam boyu öğrenen ve çok yönlü bireylerin yetişmesine, ileriki öğrenim yıllarında akademik başarının artmasına yardım eder.
Karma Yaş Grubunun Yararları :
Montessori Yöntemini uygulanan okullarda diğer klasik okullara göre çok daha canlı bir sosyal yaşam vardır. Okul toplumun küçük bir örneği olduğundan, çocuklar günlük yaşantı sırasında yaptıkları davranışlarıyla toplumda üstlendikleri görevleri de yansıtırlar. Binanın içinde sınıflar arasında duvar olmadığı için çocuklar özgürce gerçek yaşamın tadını çıkarırlar. Yaşayarak birbirlerinden öğrenirler, paylaşırlar ve gerçek kardeşliğin tadına varırlar. Çocuklar arasında yarış duygusunun yerleşmesi arzu edilmez çünkü başarılı birey başkaları ile değil kendisi ile yarışan bireydir. Bu yöntem ve yönteme özgü düzenlenmiş ortamımızda çocuklar birbirlerini yarış duygusu olmadan severler ve saygı duyarlar. Daha küçük yaşta olanlar kendilerinden büyük çocukları model alıp sorular sorarken gözlem yapma alışkanlığı edinir. Büyüğüne saygı duymayı, sırasını beklemeyi ve kazandığı diğer olumlu davranışlarını daha çabuk, kolay ve doğal olarak öğrenir. Büyük çocuklar kendilerinden küçüklere yardım ederken; öğrendiklerini pekiştirip, bilgilerini aktararak kullanma olanağı bulurlar. İnsana sevgiyi, korumayı, sorumluluk almayı, aldığı sorumluluğu yerine getirmeyi öğrenir.
Hepimiz biliriz ki çocuklar birbirleriyle çok çabuk ve kolay iletişim kurarlar. Çünkü iki çocuk arasında, yetişkin ile çocuk arasında çok ender kurulabilecek doğal bir uyum vardır. Sonuç olarak ; çocuklar birbirlerinden daha kolay öğrenirler ve problemlerini birbirleriyle daha çabuk çözerler. Yetişkinlerin korumacı ve kollayıcı davranışla yapacakları yardımın gereksizliğini ve kendilerine ne zaman yardım edilmesi gerektiğini en iyi çocuklar bilirler.
Dünya Çapında Montessori Öğrencileri
Jeff Bezos, Amazon.com kurucusu.
Sergey Brin ve Larry Page: Google.com kurucuları.
Anna Frank: Hollandalı genç kız, günlüğü 2.Dünya Savaşı sırasında gizlenen bir Yahudi ailesini anlatır ve bir başyapıt olarak kabul edilir.
Friedensreich Hundertwasser: Avustralyalı ressam ve mimar.
Jimmy Wales: Wikipedia’nın kurucusu.
Will Wright: The Sims tasarımcısı.
Katherine Graham: Washington Post’un sahibi ve editörü.
Julia Child: İlk TV programı olan yemek şefi.
Helen Hunt: Akademi ödülü kazanan aktris.
George Clooney: Akademi ödüllü aktör.
Gabriel Garcia Marquez: Nobel Edebiyat Ödülü sahibi.
Joshua Bell: Amerikalı keman virtüözü, Stradivarius kemanlarının sahibi.
MARİA MONTESSORİ KİMDİR
Maria Montessori ( d. 31 Ağustos 1870 – ö. 6 Mayıs 1952, Chiaravalle, İtalya), İtalyan bilim insanı ve eğitimci.
Montessori Metodunun kurucusu olan Maria Montessori, 1870 yılında İtalya’nın Chiaravalle kentinde dünyaya gelmiştir. 1896 yılında İtalya’nın ilk kadın doktoru unvanını alarak tıp fakültesini tamamlamıştır. Montessori bir bilim insanı olarak sahip olduğu özelliklerin dışında, bir kadın olarak da zamanının değer yargılarının ilerisinde yaşamış ve kadın hakları için mücadele etmiştir. İtalya’nın ilk kadın doktoru olarak, 1896’da Berlin ve 1900’de Londra’da iki kadın konferansında İtalya’yı temsil etmek için seçilmiş ve bu konferanslarda kadınlara eşit ücret için çağrı yapmıştır.
Üniversiteden mezun olduktan sonra asistan doktor olarak atandığı Roma Psikiyatr kliniğinde zekâ özürlü çocuklarla çalışmıştır. 1899 yılında ise Roma’da zekâ geriliği olan tüm çocukların yollandığı yeni orthophrenic okuluna yönetici olarak atanır. 1896 -1907 yılları arasında sağlık, antropolojisi, felsefe, psikoloji ve eğitim çalışmalarını devam ettirir. 1907 yılında Roma’nın San Lorenzo bölgesinde, çalışan ailelerin çocuklarından oluşan 60 kişilik grupla çalışmak için üniversitedeki kürsüsünden ve tıbbî uygulamalarından vazgeçer. Burada ilk Casa dei Bambini’yi yani Çocuklar Evi’ni kurar. 1907 yılından itibaren dünyanın birçok ülkesinde Montessori metodu hakkında çalışmalar yürütmeye devam eder. 1922’de okul müfettişi olarak atanır. Fakat 1934 yılında Mussolini faşizmine muhalefetten dolayı İtalya’dan ayrılmaya zorlanır ve Barselona’ya gider. 1936’da İspanya Savaşı sırasında İngiliz gemisiyle kurtarılır. Aynı yıl evini Hollanda Laren’e taşır. 1940 yılında, Hindistan 2. Dünya Savaşına girdiğinde, O ve oğlu Mario düşman yabancılar olarak gözaltına alınır. 2. Dünya Savaşı boyunca Montessori’nin Hindistan’dan ayrılmasına izin verilmez ve bu zamanı bebekleri araştırmak ve gözlemlemekle geçirir. 1946 yılında Hindistan’dan Hollanda’ya döner. 1947’de ise Londra’da Montessori Merkezi’ni kurar. 1950 yılında UNESCO konferansına katılır. 1940, 1950 ve 1951’de Nobel Ödüllerine aday gösterilir.
1952’de Noordwijk Zee de Dutch sahilindeki bir köyde arkadaşlarının sahip olduğu bir evin bahçesinde otururken hayatını noktalar. Oğlu ve şef asistanı Mario ile Afrika’ya gidip gitmemeyi görüşüyorlardır. 80 yaşında birisi olarak seyahat için oldukça güçsüz olduğunu, bir başkasının onun yerine gidebileceğini ve konferans verebileceğini söyler. Bir saat sonra beyin kanamasından ölür. Her zaman öldüğü yere gömülmek istediği için Hollanda’da Noordwijk Katolik Mezarlığına gömülür.
Bir eğitim emekçisi olarak, dünyanın birçok ülkesinde konferanslar, eğitimler vermiş, kitaplar yazmış, yeni okullar ve öğretmen eğitim merkezleri açmış, bir yandan da çocukları gözlemleyerek kendi eğitimine devam etmiştir. Bir dünya vatandaşı olarak yaşamıştır. Dünya genelindeki çabalarının ürünü olarak metodu dünyanın birçok ülkesinde uygulanmaktadır.
Vikipedi